Bilimsel Dergiler Hepimizi Nasıl Dolandırıyor

Şubat 2023 depreminde, Kızılay’ın halktan topladığı paralarla yaptırdığı çadırları, evi yıkılmış ve dışarıda soğukta bekleyen depremzedelere ücretsiz dağıtmak yerine bir hayır kurumuna sattığını duyunca ne düşündünüz? Halkın parasıyla üretilen ürünün halka parayla satılması pek adil gelmedi değil mi? Peki bilimsel dergilerin, bütün dünyada böyle bir iş modeliyle çalıştığını duysanız ne düşünürdünüz?

Ana akım yazıların dışında olan bu yazımda, bilimsel dergilerin, hem akademik çevreleri, hem de bütün halkı nasıl sömürdüğünü anlatacağım. Başlayalım.

“Yayın Yap Veya Yok Ol” Sistemi (“Publish or Perish”)

Bilim nasıl yapılıyor?

Bilimi, üniversitelerde çalışan akademisyenler, hocalar, doktora öğrencileri, asistanlar yapıyor. Peki hangi parayla bilim yapıyorlar?

Devlet, halktan topladığı vergilerin bir kısmını, devlet üniversitelerine ödenek olarak dağıtıyor. Üniversitede çalışan hocalar araştırma yaptıklarında, eğer özel bir şirketten özel bi fon almadılarsa, devletin verdiği bu parayı harcıyorlar.

Mesela ben üniversitede hocayım diyelim. İşim hem öğrencilere ders anlatmak, hem de araştırma yapmak. Bir araştırma yaptıktan sonra, bu araştırma sonuçları hakkında makale yazıp bu makaleyi yayınlamam gerekiyor.

Üniversitelerde sistem şöyle işliyor: Ben eğer sık sık makale yazıp yayınlamazsam, üniversite hocası olarak daha üst bir pozisyona, doçentliğe, profesörlüğe yükselemem. Üniversitelerde bugünkü düzen böyledir. Bu düzenin İngilizce’deki adı, “publish or perish”, yani Türkçe’ye “yayın yap ya da yok ol” olarak çevrilebilir. Yükselmek için düzenli makale yayınlamak zorundasınız.

Bilimsel Makale Nerede Yayınlanır?

Şimdi ben bir makale yazınca, yazdığım makaleyi üniversitenin kendi bünyesinde yayınlayamıyorum. Üniversitelerde yapılan araştırmaların sonuçları bilimsel dergilerde yayınlanmaktadır.

Bilimsel dergiler, üniversitelerden bağımsız çalışan özel kurumlardır. Her derginin kendi konusu var, elektrik elektronik, moleküler biyoloji, sosyal psikoloji gibi. Her alanda sadece 1 tane dergi yok bir sürü dergi var. Dünyada şu anda toplam 30,000 tane bilimsel dergi olduğu tahmin ediliyor. Bu dergilerin bazıları daha saygın, bazıları daha az saygın. Science, Nature, Cell, Journal of Personality and Social Psychology dünyanın en ünlü bilimsel dergilerinden bazılarıdır, belki bazılarının adını duymuşsunuzdur.

Bilimsel Makale Nasıl Yayınlanır?

Diyelim ben üniversitede akademisyen olarak araştırmamı yaptım, araştırma hakkında makale yazdım, şimdi bunu bilimsel bir dergide yayınlamam gerekiyor.

Makaleyi, makalenin konusuyla ilgili olan bir dergiye gönderiyorum. Dergi, bu makaleyi direkt olarak yayınlamıyor. Makalenin önce bazı uzmanlar tarafından incelenip onaylanması gerekiyor. Makalemi gönderdiğim derginin editörü, bu makaleyi alıp, benimle aynı alanda çalışan 2-3 başka araştırmacıya incelemesi için gönderiyor. Buna İngilizce’de “peer review” deniyor, yani Türkçe’ye “meslektaş incelemesi” olarak çevrilebilir.

Mesela ben kişilik konulu bir sosyal psikoloji deneyi yapıp onun hakkında makale yazdım ve yayınlasınlar diye bir bilimsel dergiye gönderdim. Derginin editörü kişilik konusunda uzman 2 tane başka sosyal psikoloji hocası bulup onlara diyor ki “Kişilik ile ilgili böyle bir makale taslağı var. İnceleyip geri-bildirim vermek ister misiniz?”. O uzmanlar makalemi inceliyorlar, düzeltilmesi gereken yerleri söylüyorlar, ben düzeltip makaleyi tekrar yolluyorum, tekrar inceliyorlar, onaylarlarsa makalem artık dergide yayınlanmaya hazır olmuş oluyor.

Dolandırıcılık Bunun Neresinde?

Ahlaki açıdan rezaletler işte tam burada başlıyor.

Dergi makalemi inceleyen kişilere para vermiyor. Dergi makalemi yayınlarken bana da para vermiyor.

Dergi benim makalemi yayınlıyor. Bu makaleyi kimler okuyabiliyor? Makaleyi okumak isteyen birisinin, o dergiyi satın almış olması gerekiyor. Ya da o kişinin içinde bulunduğu üniversitenin dergiyi satın almış olması gerekiyor. Dergilerin sahibi olan şirketler, dergileri bedava yayınlamıyor. Dergileri üniversitelere parayla satıyor.

Buraya kadar anlattığım bilgiler biraz tuhaf gelebilir o yüzden bir özetleyelim:

  1. Halktan toplanan vergilerle üniversitede bir tane bilimsel araştırma yapıldı.
  2. Makale dergide yayınlanmadan önce 2 tane biliminsanı o makaleyi gözden geçirdi, düzeltilmesi gereken yerleri söylediler, en sonunda onayladılar.
  3. Dergi araştırmayı yapıp makaleyi yazan kişiye makalesi için para ödemedi. Dergi makaleyi gözden geçiren diğer 2 uzman biliminsanına da para ödemedi.
  4. Dergi, makaleyi yayınladı ve makaleyi üniversitelere parayla sattı. Üniversitenin dergiye ödediği para yine halkın vergilerinden toplanan para.

Bilimsel dergiler bir makalenin o dergide yayınlanması için hiç kimseye para ödemezken, makaleyi okumak isteyenler dergiye para ödemek zorundadır.

Aşırı Pahalı Bilimsel Dergi Fiyatları

Bu noktaya gelmişken, bilimsel dergilerin satış fiyatlarının aşırı pahalı olduğuna da değinmek gerekiyor. Ortalama bir bilimsel dergiye 1 yıl abone olmak isteyen bir üniversitenin o dergiye ödemesi gereken para birkaç bin dolardır.

Evet yanlış duymadınız birkaç bin dolar. 1 dergi için.

E dünyada birçok farklı konuda birçok dergi var demiştik. Üniversitenin her dergiyi okumak için ayrı ayrı o parayı ödemesi gerekiyor. Üniversite o parayı verip bir sürü dergiye abone olmak zorunda yoksa o dergilerde yayınlanan bilimsel gelişmelerden haberdar olamaz.

Üniversiteler bilimde geri kalmamak için piyasadaki bir sürü sayıda dergiye abone olmak zorunda kalıyor. Ve bu şekilde, bir üniversitenin, bilimsel dergilere bir yılda ödediği toplam para miktarı yüz binlerce doları buluyor.

Bilimsel Dergi Kârlılık Oranları

Bilimsel dergiler, inanılmaz kârlılık miktarlarıyla çalışan firmalardır. Niye bu kadar kârlı olduklarını fark etmişsinizdir.

Normalde bir derginin en büyük maliyetleri yazarlara ödedikleri para, yazıların doğrulamasını yapan kişilere ödenen para, derginin basımı ve dağıtımıdır. Bilimsel dergilere baktığımız zaman ne görüyoruz? Yazara para ödenmiyor. İnceleyen uzmana para ödenmiyor. Derginin dağıtımına para ödenmiyor (çünkü bilimsel dergilerin neredeyse hepsi artık internet siteleri üzerinden yayınlıyor).

Dergi sahibi sadece derginin editörüne para ödüyor, dergideki yazıları şekil olarak formatlayan birine para ödüyor, bir de derginin yayınlandığı web sitesinin işlemesi için para ödüyor. Bu paraların hiçbiri büyük paralar değil. Fakat öte yandan bilimsel dergilerin abonelik ücretlerine baktığımızda aşırı pahalı fiyatlar görüyoruz.

Arada fark olarak kalan bu kadar çok para ne oluyor? Derginin sahibinin cebine giriyor.

Dünyanın en büyük dev firmalarının kârlılık oranlarına bakarsanız, Apple ve Google’ın %20 civarında, Amazon’un da %5 civarında kârlılık oranıyla çalıştığını görürsünüz. Dünyanın en büyük bilimsel dergi firması olan Elsevier isimli bi firma var. Bu firmanın kârlılık oranı tam %37’dir. Böyle bi kârlılık oranı hiçbir sektörde yok. Neden bu kadar kârlı olduğunu da fark etmişsinizdir. Bilimsel derginin çok az maliyeti var çünkü. Bilimsel dergi sahibiyseniz, bütün işi başkasına bedava yaptırıp parayı kendiniz kazanıyorsunuz.

Bu durum bütün dünyada böyle maalesef.

Akademisyenler buna neden izin veriyor? Bunu şimdilik sizin yorumunuza bırakıyorum, belki ileride bunun için de bir yazı yazarım.

İnanılmaz bir sistem…


Son Söz

Vatandaşın vergileriyle üniversitede bilimsel çalışma yapıldı, sonra da vatandaş kendi vergisiyle yapılan bilimsel çalışmanın sonucunu öğrenmek için çok büyük paralar ödemek zorunda bırakıldı. Benim, kendi ödediğim vergilerle yapılan bilimsel araştırmaların sonuçlarını ücretsiz olarak öğrenmeye, ya da en azından makul bir fiyata öğrenmeye, hakkım yok mu? Bu sistem adil mi? Derginin çok az para harcayarak bütün işi başkalarına yaptırıp bütün parayı kendi toplaması ve kazandığı paraların çok büyük paralar olması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu yazı bu kadardı.

Bilimsel dergiler hakkında anlatılması gereken bütün rezaletler bunlar değil, bedava görünümlü açık erişim bilimsel dergilerin aslında yine aynı sistemin laciverti olduğu hakkındaki devam yazımı okumak isterseniz linke tıklayarak okuyabilirsiniz.

Bu yazımı sonuna kadar okuduğunuz için çok teşekkürler, hoşçakalın.

(Bilimsel dergilerin kurduğu bu düzenin bilimde Replikasyon Krizi’ne yol açma hikayesini anlattığım diğer yazıyı okumak isterseniz onu da buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.)

 

istatistik danışmanlık hizmeti büyük

Deniz Şavkay hakkında 168 makale
Lisans eğitimimi Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde, Yüksek Lisans eğitimimi Polonya'daki SWPS Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamladım. Davranış bilimlerine ilgi duyuyorum ve eğitim hayatımı bunun üzerine şekillendirdim. SPSS ile istatistik analizi yapmayı çok seviyorum. SPSS analizleriyle insan davranışındaki kalıpları keşfetmek ve insan davranışı hakkında iç görü sahibi olmak beni heyecanlandırıyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*